VAN – 31 Mart 2019 yılında gerçekleştirilen yerel seçimlerin sonucunda Van Büyükşehir Belediyesi’ni, yüzde 53,83 oy oranıyla Halkların Demokratik Partisi (HDP) kazandı. Aynı seçimde Van’ın 13 ilçesinin 9’unu da yine HDP kazandı. Ancak Edremit, Tuşba ve Çaldıran ilçelerinde seçimi kazanan belediye başkanlarının mazbataları, KHK’li oldukları gerekçesi ile verilmedi ve yerlerine en çok oy alan ikinci partinin, yani AK Parti’nin adayları getirildi. Seçimin üzerinden çok geçmeden, 19 Ağustos 2019 tarihinde, İçişleri Bakanlığı’nca HDP’nin kazandığı belediyelere bu kez kayyım atandı ve belediye meclisleri de feshedildi. Kısacası Van, son beş yılını da yine kayyım yönetimi ile geçirdi.
Türkiye şimdi yeniden yerel seçimlere hazırlanıyor. 31 Mart 2024 tarihinde gerçekleştirilecek olan yerel seçimler için partilerin yereldeki çalışmaları da hızlandı. Uzun süren halk toplantılarının ardından yerel seçime güçlü bir şekilde girmek isteyen HEDEP, kayyım yönetimindeki belediyeleri yeniden kazanmak istiyor.
HEDEP Van İl Eşbaşkanı Veysi Dilekçi ile yerel seçim hazırlıklarını, kayyım uygulamalarını, ön seçim tartışmalarını ve aday adaylığı başvuru sürecini konuştuk.
‘ÖRGÜTSEL EĞİLİMİMİZ ÖN SEÇİMLE ADAYLARIMIZI BELİRLEMEK YÖNÜNDE’
Ön seçimi nasıl yapacaksınız? Yerelde ayrı, genelde ayrı bir politika var mı?
Genelde ayrı, yerelde ayrı politikalar izlenmiyor. Fakat bazı şeyler koşullara bağlı. Genel seçim sürecine çok farklı bir ortamda katıldık. Şubat ayında yaşanan depremler, ekonomik kriz, çözülmeyen Kürt sorunu, ülkede derinleşen demokrasi sorunu, hukuk sorunu, insan hakları sorunu, dış politika sorunu, eğitim sorunu, sağlık sorunu ve dahası… Tüm bu yaşananlar içinde seçime girdik. Doğal olarak seçime çok sağlıklı düşünerek ve yoğun ön hazırlık yapılarak girilemedi. En çok da mevcut hukuk düzeninde, hükümetin özellikle HDP’ye olan yaklaşımından dolayı bu ülkede en zor siyaset yapan partiyiz. Bu açıdan belki ön seçim yapılabilirdi. Daha sağlıklı bir zeminde tartışabilirdik. Daha geniş mutabakatlarla adaylarımızı belirleyebilirdik ama dediğim gibi bu koşullardan kaynaklı mümkün olamadı. Önümüzdeki süreçte daha sağlıklı, ön seçimlerin yapıldığı, kamuoyunun sürece dahil olduğu, geniş mutabakatlarla adaylarımızı belirleyeceğiz. Bundan sonraki süreçte hem yerelde hem de genelde bir ön seçim öngörümüz var. Bunun yolu, yöntemi, ön seçime katılacak olan kişilerin kim olacağı konusunda henüz netleşen bir durum yok. O konuda ben kesin bir şey söylemek istemem ama şu anda genel anlamda örgütsel eğilimimiz ön seçimle adaylarımızı belirlemek yönünde.
‘KLASİK SİYASET YAPAN BİR PARTİ DEĞİLİZ’
Aday adaylığı süreci nasıl işliyor? Öne çıkan isimler var mı? Adaylık konusunda parti olarak kriterleriniz neler?
Mücadelemize gönül vermiş herkes burada siyaset yapmak, hizmet yapmak, aday adayı olmak ister. Bu yüzden yoğun bir ilgi var. Şu an için bir isim telaffuz etmek mümkün değil. Biz, klasik siyaset yapan bir parti değiliz. Her şeyden önce demokrasiyi savunuyorsak, hukuku savunuyorsak bizim aday kriterlerimiz de bu temelde olacaktır. Bu ülkede demokratik ilke ve değerleri esas alan, toplumsal sorunların çözümü konusunda rol ve misyonu olan, barışın sağlanması isteyen, kadına özgürlükçü düşünen, toplumsal değerlerimize ters düşmemiş herkes bizim aday kriterlerimize de uyar. HEDEP’in siyasal değerlerini benimsemiş, önemsemiş ve bundan sonraki süreçte de bu değerlere daha fazla katkı sunabilecek herkese kapımız açıktır.
‘AKP HÜKÜMETİ İKTİDARINI KAYBETME KAYGISIYLA HDP’NİN BELEDİYELERİNE KAYYIM ATIYOR’
Kayyım riski devam ediyor mu? Seçimi yeniden kazanmanız halinde kayyım atanırsa nasıl bir yol izleyeceksiniz?
Mevcut iktidarın uygulanmalarına göre pozisyon alacak bir siyasal hareket değiliz. Özellikle 33 yıllık siyasal tarihimize baktığımızda iktidara gelenlerin antidemokratik, hukuk dışı uygulamalarına karşı hep mücadele etmiş bir siyasal hareketiz. Onun için de bu anlayışı, zihniyeti, bu sistemi değiştirmenin mücadelesini veriyoruz. Bundan kaynaklı doğal olarak sürekli sistemin hedefi haline geliyoruz. Hükümetin uygulamalarına kaygıyla yaklaşmamız mümkün değildir. Çünkü bizim topluma karşı bir sorumluluğumuz var. Demokrasiyi getirme sorumluluğumuz var. AKP ve MHP faşist hükümetinin döneminde yaşanan ilkler oldu. Halkın iradesiyle seçilmiş olan belediyeler ancak halkın iradesiyle görevden alınabilirler. Demokraside, hukukta ve insani değerlerde bu böyledir. Ancak ne yazık ki AKP hükümeti 2016 yılı sonrasında tamamen iktidarını kaybetme kaygısıyla HDP’nin belediyelerine kayyım atıyor. Bununla bugüne kadar mücadele ettiğimiz gibi bundan sonra da mücadele edeceğiz. Mesele HEDEP’in belediye kazanıp kazanmaması değil, mesele bu ucube rejimin değiştirilmesidir. Kayyımların yaptıkları politikalar da ortadadır. Bu kentte beş yıl içerisinde tek bir çivi çakmadıkları gibi, bu halkın vergileriyle gelen paraların ne kadar çarçur edildiği ve belediyeyi nasıl borçlandırdıkları da ortadadır.
‘KAYYIMLARI İLK ORTADA BIRAKACAK KİŞİLER DE AKP YÖNETİCİLERİDİR’
Belediyelerin borçları olduğunu söylüyorsunuz. Belediyeleri yeniden kazanmanız durumunda bu borçları da devralmış olacaksınız. Bu borçlar arasında nasıl hizmet üreteceksiniz?
Belediyelerde çok ciddi bir borçlanma var. Özellikle bu, bilinçli yapılan bir borçlanmadır. Bu kentin insanlarını cezalandırmaya dönük bir borçlandırmadır. Tam da burada kayyım rejiminin ne olduğunu bütün kamuoyunun görmesi lazım. Kayyım rejimi, ‘halka hesap vermeme’ rejimidir. İpekyolu Belediyesi’ne daha önce atanan kayyımların kimisi yolsuzluktan, kimisi cemaatten kaynaklı görevlerinden alındı. Peki bir hesap veridi mi? Verilmedi. Bu insanların yaptıkları borçlanmalar, harcamalar, usulsüzlükler, yolsuzluklar nelerdir? Buna ilişkin İpekyolu halkına bir açıklamada bulunuldu mu? Bulunulmadı. Van Büyükşehir Belediyesi de kayyımdan alındıktan sonra, yapılan borçlanmaların, usulsüzlüklerin hesabını verecek kimse yok. Açıkça söylüyorum. Kayyımları ilk ortada bırakacak kişiler de AKP yöneticileridir. Çünkü kendileriyle alakası olmadıklarını söyleyecekler. Oysa şu anda devleti yöneten AKP hükümetidir ve onun tarafından kayyım ataması yapıldı. Ama biz belediyelerin borcu ne olursa olsun, göreve geldiğimiz gibi halkımıza hak ettiği her türlü hizmeti götürmek konusunda üzerimize düşen her şeyi yapacağız. ‘Borçlanmış bir belediye var’ diye hizmet götürmemek diye bir lüksümüz. Ama şöyle bir tehlike de var. Bu borçlanmaların çoğu bankalara olduğu için el koymaları ve icra durumları olabilir. Ama biz bunun karşısında da mücadele edeceğiz. Halkımız bu konuda rahat olsun.