Türk futbolunda, tam da adaletten ümit kesmeye başladığımız sırada, Tahkim Kurulu öyle bir karara imza attı ki; en azından kişisel fikrim, “İşte bu” dedirtti.
Trabzonspor ile Fenerbahçe maçının ardından yaşanan olayların başrol oyuncuları, 15 günlük bir rötar sonrasında “kavga” denerek, Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’na sevk edilmişti. Disiplin’e gönderilenler kadar, gönderilmeyenler de eleştirilmiş, verilen ceza, (yine kişisel fikrim) adalet terazisinin kefeleri arasında bozukluğa yol açmıştı.
Adalet duygusunun çürümeye yüz tuttuğu bu saatte, Tahkim Kurulu’nun son kararı, çok kişinin gözünden kaçtı. Haber üreticileri, Trabzonspor’a yapılan indirimi, Fenerbahçeli futbolcuların cezasının onanmasını haber yaptı. Ancak, Kurul’un, kısa kararı bile ders niteliğindeydi. Aynı fikirde olanlar dışında, “ayrık otu” denilebilecek “karşı oy”un savlarını bile ortaya kondu. Ne güzel… En azından, “Türkiye Futbol Federasyonu’nda hukukçular var” dedirtti.
Önce karar, sonra değerlendirme… “Müsabaka sonrası çıkan olaylar bir bütün halinde değerlendirildiğinde, Jayden Quinn Oosterwolde ile İrfan Can Eğribayat hakkında verilen cezalarda, olayın gerçekleşme biçimi gözetilmeyerek alt sınırdan ceza tayin edilmesi, haksız tahrik hükümlerinin uygulanması olanaklı olmadığı halde haksız tahrik hükmünün uygulanması suretiyle cezada indirim yapılması, FDT’nin öngördüğü sistem çerçevesinde eleştiri konusu yapılmış; üyelerden bir kısmının, eylemlerin saldırı kapsamında kaldığı yönündeki karşı görüş ve oylarıyla, aleyhe bozma yasağı da gözetilerek hüküm kurulmuştur” dendi.
Bu ne demek? “Oosterwolde ile İrfan Can, almaları gerekenin altında cezalar aldı. Eylemler saldırı kapsamında değerlendirilmeliydi. Ama bu cezaları artırmak için elimden bir şey gelmiyor.”
Hani “Tahkim gerektiğinde kararları düzeltir” diye bir yaygın düşünce var ya; öyle değil… Tahkim, ancak TFF Baş Hukuk Müşavirliği’nin, “Bunlara az ceza verildi” başvurusu yaparsa değerlendirip, cezayı artırabilir. Aksi taktirde “aleyhe bozma yasağı” gereği, sanık lehine olan karar geçerlidir.
Gelelim karşı oya… Her ne kadar görüşlerine katılmasam da, üye, hukukun yasa, yönetmelik ve talimatların yanında, bir de kararını yorumla beslediğini göstererek, kendi düşüncesinin arkasında durabilmiş. Üye diyorum, açıklaması “katılmıyorum” diye tekil bittiği için, tek karşı oy olduğunu düşünüyorum.
Şöyle diyor o da:
“Yeşil zeminin futbolcular ve hakemlere özel korumalı, dokunulmaz bir alan olduğu, futbolcular ve hakemlerin kendi güvenliklerinin ev sahibi takım ve idari makamlar tarafından sağlandığı güvencesiyle maçlara çıktıkları ve bu güvenle futbol oynadıkları, aksi yöndeki kabulün futbol oyununu oynanılamaz hale getireceği hususları göz önüne alındığında;
ev sahibi takım taraftarlarının asla inmemeleri gereken yeşil zemine girerek Fenerbahçe Futbol A.Ş. futbolcularının vücut bütünlüğüne yönelik olarak saldırmaları, futbolcuların da yeşil zemin içerisine girip kendilerine ve futbolcu arkadaşlarına saldıran ev sahibi takım taraftarlarından ve antrenöründen korunmak amacıyla yapılan saldırılarla ORANTILI bir şekilde ve AYNI ŞİDDETTE kendilerini savundukları, refleks olarak vücut bütünlüğüne yönelen ciddi ve aktif haldeki saldırıyı ortadan kaldırdıkları, vücut bütünlüklerine yönelik mevcut haksız saldırıyı aynı düzeyde karşılık vererek def etme çabalarının hukuka uygunluk hali olarak değerlendirilerek cezalandırılan Fenerbahçe A.Ş futbolcuları, İrfan Can Eğribayat ve Jayden Quinn Oosterwolde hakkında ceza tayinine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan, çoğunluk görüşüne katılmamaktayım.”
Biraz önce, “görüşlerine katılmasam da” demiştim ya, bunlar da “orantılı” ve “aynı şiddette” ifadeleri… O değerli üyemizi bir kez daha görüntüleri izlemeye davet etmek gerekir.
Eksik-gedik gidiyor!
Hukukla başladık, öyle bitirelim.
Türkiye Futbol Federasyonu’nda en fazla göz önünde bulunan kurul, Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu, yani PFDK… Ne karar verirlerse versinler, bir şekilde tartışılıyor.
Tabii bu, eleştirenlerin üzerlerindeki forma renklerine göre değişebiliyor. Tabii ki önlerine gelen raporları, delilleri bilmek mümkün değil… Ancak, göz önündeki olaylar için de bazen, “Ohaaa” dendiği de oluyor.
İşte bu kurulumuz, 3 aydan fazla, eksik üyeyle kararlarına imza koyuyor. Üye Erkan Kıraç’ın TFF Baş Hukuk Müşaviri olması nedeniyle kuruldan ayrılınca, ardından bir türlü atama yapılmadı. (TFF’nin resmi internet sitesine bakarak, en azından biz öyle biliyoruz.)
Ona vakit mi kalmadı, yoksa yedek listede bu işe uygun biri mi bulunamadı? İşte onu bilemiyoruz. Merak de ediyoruz.